12 Ağustos 2009 Çarşamba

Başlamak Bitirmektir


Başlamak aslında bitirmek demektir. Başlayan her şey de bitmeye mahkumdur. Sonrasında yavaşça saniyeler saymaya başlar, yerini dakikalara devretmek için. Günler, saatlerin peşindedir. Ve siz bir bakmışsınız yıllar geçmiştir ömrünüzden. Geçen yıllar değil o biten güzel günlerdir özleminiz. Güneş de tıpkı diğer her şey gibi batmak için doğar. Koskoca bir kış bitecektir daha başlarken. Ve solacak olan çiçekler başlatacaktır kışın bitişini.

Bitecek olan bir hayata başlarız tıpkı bitecek olan bir güne başladığımız gibi. Ve bitecek olan bir aşka başlarız, biteceğini bildiğimiz upuzun bir yola girer gibi. Peki her şey bitecekse ve biz tüm bunları biliyorsak yine de niye başlarız?

Başlarız çünkü başlamamız gereklidir. Başlarız çünkü her şeye rağmen bunu istiyoruzdur. Başlarız çünkü, bambaşka bir boyuta geçmenin cazibesi alır aklımızı götürür başımızdan. Yeni bir sinema filmidir hayatımız ve çekilmemiş en güzel aşk filmidir yaşadıklarımız. Biz havalara uçarız, biz çiçeklere konarız, biz çimlere tüneriz, biz bulutlarda dolaşırız. Başlamış olmak öyle büyüleyicidir ki biteceğini düşünemeyiz, her gün batımında güneşin batışını izliyor olsak bile.

Yusuf Atılgan üstadın bahsettiği, sinemadan çıkan insanlarızdır biz. Ama kendi filmimizi çektiğimizden, kendi hikayemizi yazdığımızdan dolayı öyle kısacık sürmez üzerimizdeki büyünün etkisi. Asıl bizi aldatan da o değil midir zaten. Bitmiyor, bitmez zannederiz. Hep sürecek hep uçacağız zannederiz. Ama öyle olmaz, olamaz. Dalından kopan bir yaprak, gökten düşen bir damla, sapsarı, bembeyaz, sımsıcak papatyalar... hepsi bir gün yere düşer, hepsi bir gün solar gider. Geriye kalan şaşkınlık, hüzün ve hatıralardır.

Tüm bunlar gibi hayatlarımız da sona erer. Biz yepyeni bir hayata başlayabilelim diye. Sormaz kimse eski hayatından memnun muydun diye. Sormaz kimse ne istediğimizi. Sadece bir gün gelir ve her şey biter. Sadece bir gün gelir her şey yeniden başlar. Başlar çünkü bitecektir. Biter çünkü yeniden başlamaya mecburdur.

Ben sahip olduğum bir dakikayı çok sevdim. Ben benim olan bir günü çok sevdim, ben gelip geçen yıllarımı çok sevdim. Ben kendi çektiğim filmimim içinde bulutlarda dolaşmayı, çiçeklere konmayı, havalara uçmayı çok sevdim. En çok da kendi filmimi sevdim, çünkü her şeyi başlatan o'ydu. Çünkü daha önce çekilmiş olanların en büyüleyicisi o'ydu. En çok onu sevdim çünkü kendisi yıllarca süren, etkisi bir ömür boyu sürecek olan O'ydu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.